Kuzey Kutbu'na Bir Yolculuk - Anne Arketipi

Kutup ayısı anne ve yavruları

Nasıl bir anne olsaydı bana iyi gelirdi?

Kendi ihtiyacıma odaklandığımda bolca düşündüğüm, kendimi bir bebek gibi düşünerek aslında neye ihtiyacımın olduğunu bulmaya çalıştığım bir düşünce yolculuğuna çıktım. İmgede bunu bolca geliştirdim, bu yolculuk beni kuzey kutbuna doğru sürükledi. Çünkü zihnimde bolca bir anneyi görüp etkilendiğim anılar var. Bu anneler özellikle oldukça ilkel olan hayvanların, oksitosin yoluyla sağladığı iç güdülerinden bana yansımasıyla ilgiliydi. Ben bu durumdan neden böyle derinlemesine etkileniyordum düşünmeye ve bu düşünceleri parçalara ayırarak hissetmeye çalıştım. Bana bu kadar vazgeçilmez ve iyi gelen aslında neydi?

Bir anne kutup ayısının bebeğine olan düşkünlüğü, "onu severken öldürmesi" tabirine yakışacak derecede güçlüdür. Anne ayının bebeğine verdiği bakım, bebeğiyle oynaması, bebeğinin öğrenmesine olan tahammülü, bu esnada kendini de ihmal etmemesi gibi imgeleri tekrar tekrar imgeliyorum. Bu ailenin yanında kendimi düşlüyorum, bembeyaz bir buz kıtasının üzerindeyiz. Etrafımızda bu doğa dışında hiçbir şey yok, sadece yer yer deniz.. Ne bir yapı, ne bir canlı ne de bir araç..

Anne ayı ile birbirimize bakıyoruz uzaktan, sadece durduğum yerde bekliyorum ve hareket etmemeye çalışıyorum. Nefesim havaya karışırken buharlaşıyor ve kokum havaya sızıyor. Bu esnada annenin bebeklerini izliyorum, öyle masumlar, öyle çocuklar, öyle savunmasızlar, öyle anneye ihtiyaçları var ki.. Bu hissi düşünmeye çalışıyorum, bu bebeklerde gördüğüm korunma ve sahiplenilme ihtiyacı savunmasız ve korkuyor olduklarını varsaymamdan da geliyor. Fakat bu duygu aslında benim duygum ve tamamen küçük Banu'ya ait. Aslında benim çocukluğumda hissettiğim duygular bunlar, ve bu bebeklerin ihtiyacını gidererek aslında kendime iyi gelmeye çalışıyorum. Bu duygularımın henüz üst katmanı sadece. Bu bebeklerin zaten bir annesi var ve aslında savunmasız değiller ve korkmuyorlar da. Öylesine güçlü bir fiziksel temas ihtiyacı duyuyorum ki bir an önce kaynaşmak istiyorum. Bu bebeklere dokunmak istiyorum fakat kendimi onlarla oynayan bir arkadaş gibi hissedemiyorum onlarla bir anne gibi oynamak istiyorum hala. Yaşadığım şeyin bir parçam olduğunu biliyorum, kendi annemden bunun gelip gelmediğini yoklamaya çalışıyorum. Aslında bu parçayı ben annemden, benim için ne kadar çok şey yaptığına dair duyumlarla aldım ama bunu yaşadığıma dair asla bir anı hatırlayamıyorum. Bu benim alamadığım şey aslında annemden.

Anne ayı dokunmama izin versin istiyorum. Bana güvensin istiyorum aslında inansın. Bu güvenden kastım, yapacağıma inanan bir destek değil, ya da güvende hissetmekle ilgili değil. Bu sadece benim zararsız olduğuma dair bir inanç. Benim de annelik yapacağıma ya da o bebeklere annelik yapabileceğime dair bir ehemmiyet değil. Sonra bu güveni hatırlamayıp hatırlamadığıma odaklanıyorum, bu duygu bana ergeliğimde kardeşimin sorumluluğu verildiği anlardan tanıdık. Kardeşimi güvende tutmalıydım, onu gözetebilmeliydim, korumalıydım. Fakat burada aşırı bir cesaret ve sorumluluk varken destek asla yoktu. Kimi zaman kardeşimle evde yalnız kaldığımızda henüz 2 yaşında bir çocuğun hastalandığında ne yapacağımı bilmediğim çokça an vardı. Ona bir şey olacağından bir anne gibi korkardım. Yüküm çoktu ve bu yükün altında ezilirdim. Hatalarımın kardeşime kötü bir şey olması gibi bir maliyeti vardı. Anne ayının bebeklerini sevmeme izin verdiğini tekrar düşlüyorum ve bu duygu bambaşka bir duygu bana çok yabancı gelen ama çokça özel hissettiren.

Anne ayı bana yaklaşıyor yavaşça ve ehemmiyetle ve beni kokluyor, biraz tedirgin hissediyorum, hatta korku diyebilirim. Bu duygu bana anneme yaklaşmamdan çok tanıdık aslında. Annemin bana yaklaşmak istediği anlarda ise bir tedirginlikle beraber uzaklaşma hissi gelir, o anda asla kalamam ve sanki kaçmak isterken bulurum kendimi oradan. Hiç böyle annemle bütünleşmiş anım olmadı. Annem beni uyurken sevdiğini söyler durur ama benim anılarım sdece boşluktan ibaret. Bu gelen tedirginlik duygusunun gözlerimi kapatarak uzaklaşmasına izin vermek istiyorum. Bu teslimden ziyade sanki ihtiyacıma olan açlıktan geliyor gibi hissediyorum. Teslime ait olan parçam yük altında kalan ve ezilen parçamdı. Sonunda anne bana yaklaşıyor ve korkumun kokusunu da alıyor biliyorum. Yüzümü yalıyor ve nefesini hissedebiliyorum, onun nefesimi koklamasına izin veriyorum.

Ona elimi uzatıyorum ve dokunmama izin versin istiyorum. Aslında annenin kendisine dokunmama izin vermesini istememle bebeklerine dokunmasına izin vermemesini isteme hissim arasında hiç fark yok. Şimdi bu duyguyu daha iyi tanıyorum. Annemin sürekli çalışıyor olduğu ve evdeyken ise genelde uyuduğu manzaralar geliyor aklıma. Ona yaklaşma denemelerimde yorgun, mutsuz, keyifsiz olduğuna dair beden dili yanıtları hatırlıyorum. Kabule dair anı hatırlayamıyorum, ama redde dair bu mesajlardan bolca var gibi. İzin verilsin ve bütünleşeyim istiyorum aslında. Bu ihtiyaçla anneye dokunmayı deniyorum ve kabul ettiğini hissedebiliyorum, görebiliyorum. Annenin bebeklerine dokunmama da izin vereceğini hissedebiliyorum.

Annemde gördüğüm müsait olmayan duygularla ona yük olmak istemezdim. Onu rahatsız etmek, işgal etmek istemezdim. Anneye de bunu yapmak istemiyorum aynı parçamla ama bu hem benim hem O'nun ihtiyacı gibi hissediyorum. Birlikte kaynaşmaya izin veriyorum, izin veriyorlar ve beni aralarına alıyorlar. Bu his çok tamamlayıcı, çok mükemmel, çok yerinde, çok zamanda, çok doğal, çok fazla benim için. Asla buradan ayrılmak istemiyorum.

Annenin bebeklerini izleyişi beni mest ediyor, anne biraz güvensiz olsa da beni de böyle izliyor, görüyorum, farkediyorum. Bebeklerin anneyi takip edişleri, annenin orada olup olmadığını kontrol eden bakışları… Bu harika bir güven duygusu, hem oynamalarına izin veren hem de olası bir tehlike için orada onlar için bekleyen anne, hem uzaklaşmamaları için onları uyaran hem de onlar için her şeyi yapabilecek güçte bütün heybetiyle orada duruyor ve bundan çok memnun görünüyor. Yumuşak, sıcak, büyük, çok yeterli, hayranlık uyandırıcı, izin verici, kabullenici, kurtarıcı, koruyucu, sevgi dolu, bakım verici… Korkmuyorum sadece üşüyorum ama ısıtıyor, her yer bembeyaz, güneşin karlara vuran ışıl ışıl sedef parlaklığı gözümü alıyor, içime bir ısı akıyor, nefesim buharlaşıyor, birbirimizi ısıtıyoruz. Onların hayatını kolaylaştırmak isteyen parçam kendi dolan boşluğumu geçemiyor bu kez. Doluyorum, doyuyorum, katmanlarımı yapıştırıyorum ve bütünleşiyorum.

“Blog yazıları bilgilendirme amaçlıdır. Tıbbi tavsiye veya tedavi yöntemi olarak değerlendirilmemelidir.”